Sayfalar

26 Ocak 2012 Perşembe

Londra Günlerimiz III

22 Aralık:Bugün Science Museum'a gidiyoruz. Kahvaltıdan sonra sandviçlerimizi yaptık yine. O bölgede Mark&Spencer yok. Londra'daki Mark&Spencerlerde aynı Migros gibi bir bölüm var. Market alışverişi yapıyoruz. Diğer katlarda ise giysi. Burada Mark&Spencer bir mağaza görünümünde oysaki. Science Museum'da çok katlı müzelerden. Bilgisayarların atası, astronot kapsülleri, giysileri, roketler neler neler.. Bilimle çok aranız olmasa bile görülmeye değer. Vakit nasıl geçiyor anlamıyoruz ve tabiki de yorgunluktan ölüyoruz.

Akşam için Mamma Mia ve yemek kombine biletimiz var. Yine İstanbul'dan almıştık. Zaten Londra'ya bıraksaydık çoğu şeyi yapamazdık. Çevreye alışmak zaten vakit alıyor herşey yeni. Bir de orada program yapmak oldukça zorlardı. Böyle çok iyi oldu. Mamma Mia'dan önce Grace'te yemeğimizi yedik. Sonra da müzikale geçtik. Mamma Mia sahnesi ve oyunu ile şaşırttı. Çok daha profesyonel bir oyun bekliyordum. AKM'de seneler önce Neşeli Günleri izlemiştim. Emin olun çok daha güzeldi. Sanki tatil köylerindeki animasyonlar gibiydi. Hayal kırıklığına uğradım.
23 Aralık: Bugün yine program dolu. Buckingham Palace, Hyde Park CM ve programda. Bugün evdeki diğer konuk Andrea'da bize katılacak. Sabah ilk önce Buckingham Sarayına gittik. Saat 11.00 da asker değişimine yetişmek istedik ancak mümkün olmadı. Çünkü ertesi günmüş. Oradan Andrea bize dünyadaki ilk açılan Hard Rock Cafeye götürdü.
Meraklısı için güzel bir yer. Yalnız canlı müzik yokmuş akşamları.. Yazık olmuş.. İçeriyi gezip resim çektik sonra Hyde Park'ta yürüyüşe koyulduk. Hyde Park'ta Winter Wonderland var. Bizim Sultanahmet'te düzenlenen Ramazan Panayırları gibi. Daha sonra Summerset house Buz pateni pistine geçtik ancak biletler tükenmişti. Daha sonra Oxford Streete geçtik oradan Covent Garden'e bir pubda mola verdik. Tabi tüm bu aktarmalarda Travelcard ı kullanıyoruz böylece haftalık ödediğimiz 47 poundun hakkını veriyoruz. 7 gibi eve geldikten sonra tekrar Camden Town'a indik. The Worlds End. Hard Rock tarzı müzikler çalıyordu. Mekanda güzeldi. İskoç sodasına bayıldım. Camden Town'da çeşitli mekanlar varmış. Ancak biz hepsini gezemedik. Underground çıkışında ücretsiz giriş kuponları dağıtıyorlar. Hatta bir mekan için önce indirim kuponu verdiler sonra bedava kuponu. Biraz daha beklesek sanıyorum üste para alacaktık!

24 Aralık: Bugün dün seyredemediğimiz asker değişimi için Buckingham sarayı önüne tekrar gittik. Meydanı kalabalıklar doldurmuştu. Demir parmaklar arkasından merasim törenini seyrettik. Tören yaklaşık 45 dakika kadar sürdü. Eğer vaktiniz varsa seyretmeye değer.
Tören sonrası Hardrock cafede durup bir mola veriyoruz. Daha sonra Nothing Hill'de kurulan Portobello'ya geçiyoruz. Portobello'da sokak pazarı sadece Cumartesi günü kuruluyor. Diğer günler normal dükkanlar açık. Pazar esnafı çoğunlukla Türklerden oluşuyor. Bir an kendimizi İstanbul'da sanıyoruz. Kulak kabartırsanız eğer türkçe kelimelere sık sık rastlayabilirsiniz. Portobello'daki eşyalar çoğunlukla incik boncuk hediyelik tarzında. Bir iki yerde ise ikinci el vintage bulabilirsiniz. Oldukça uzun.

Buradan yolumuza devam edip Big Ben'i görmek için Westminister'e geçiyoruz. Daha sonra ise eve gelip yemek yedikten sonra family pub'a geçiyoruz. Christmas dolayısı ile Pub'da Noel ilahisi söylüyorlar. Bizim için hoş bir anı oldu.

25 Aralık: Bugün Christmas günü olduğu için şehirde hiç bir toplu taşıma çalışmıyor. O nedenle civar semte kısa bir yürüyüş yapıp, öğlen saatlerinde açık bulunan pubda bir kahve içerek eve geri dönüyoruz. Ev sahibimiz bizim için çok güzel bir Christmas yemeği hazırlamış. Şamdanlar, hafif bir müzik eşliğinde güzel bir yemek yiyoruz. Yani yemeği onlar yedi aslında biz de makarna:) yemeğin içine domuz karışımı girmiş. Sabah kahvaltıdan önce pakete göz atınca içinde domuz sosu olduğunu farkettim. Bilmeyince sorun yok ama bir kez görünce yiyemiyoruz.
26 Aralık: Bugün Phantom of the Opera günü. Biletlerimizi İstanbul'dan almıştık. Bu nedenle gündüzü alışverişe ayırıp, akşamı ediyoruz. Bugün Boxing day olduğu için çoğu ulaşım kısıtlı. Underground'da ise grev var. Ulaşımı otobüsle sağladığımız için metronun ne büyük nimet olduğunu anladık. Phantom of the Opera çok güzeldi. Ancak salon yine bizim AKM'ye göre oldukça ufaktı. Müzikalden sonra  doğru eve dönmeye niyetleniyoruz ancak otobüsü neredeyse hiç kullanmadığımız için çok zorlanıyoruz. Allah'tan Srilankalı bir kız bize eve kadar kılavuzluk yapıyor!

27 Aralık: Bugün Doğum günü hediyem olan buz pateni ayakkabımı almak için günümüzü alışverişe ayırıyoruz. Bir dileğim daha gerçek oldu. Mutluyum. İsranbulda buz pateni yaklaşık olarak 800 tl idi burada ise 150 pound'a aldım. Gezi yanıma kar kaldı:)

28 Aralık: Bugün gezimize çok sevdiğim Emel arkadaşım da katılıyor. Öğlen o gelene dek Trafalgar meydanında ki National Portrait müzesini dolaşıyoruz. National Portrait müzesinde konuya hakim olmadığımızdan gerek çok iz bırakan bir eser göremedim. Ancak buraya kadar gelip görmeden olmaz. 1-2 saatlik bir süre yeterli olur. Bir süre sonra tüm resimler birbirine benzemeye başlıyor. Trafalgar meydanı beklediğim kadar büyük değil ama oldukça önemli bir meydan. O kadar çok üst üste müze vs gezdik ki artık gözümüz neredeyse yeni hiç bir şey görmek istemiyor.


29 Aralık:
Bugün programımız da Greenwich var. Greenwich için underground sonrası trene biniyoruz. Travel kartımız trende de geçerli. Güneşli bir Aralık gününde Greenwich'e ulaşıyoruz. Küçük güzel bir kasaba. Trenden indikten sonra yaklaşık 20 dakika yeşillikler içinde devam ederek Greenwich'e ulaşıyoruz. Greenwich gerçekten çok güzel ayrıca bir de Astronomi müzesini sahiplik ediyor ve bu müzede Tunç Tezel'e ait bir fotoğraf yer alıyor. Güzel bir süpriz oldu. Kendisi ile gurur duyduk. Londra'ya giderseniz yolunuz mutlaka Greenwich'e düşsün. Biraz uzak ama kesinlikle değer. Müze içerisinde 4.500.000.000 yıllık bir taşta var, dokunabiliyorsunuz üstelik. Sadece bu hissi yaşamak bile muhteşemdi.
31 Aralık: Bugün son kez Notting Hill'e uğradık. Alışveriş yapıp akşam için hazırlandık. Ayrıca dönüş hazırlıklarımızı da yaptık. Yılbaşı sabahı erken İstanbul'a döneceğimiz için valizlerimizi hazır halde bekletip Trafalgar meydanına geçtik. Havai fişek gösterileri London Eye tarafından izlenebilecekti. Ancak insanlar oraya öğleden sonra akın ettikleri için akşam üzeri London Eye civarını yaya girişine dahi kapadılar. Biz ise o kadar vakit kaybetmemek için Trafalgar Meydanına gitmeye karar vermiştik. 4 büyük sinevizyon ile meydanı donatmışlar meydan çok kalabalıktı ancak sinevizyon sönüktü, müzikler vasattı. Gece yarısına kadar biraz yağmur biraz kalabalıkla bekledik. Ancak gece 12 olup, havai fişek gösterileri başlayınca London Eye civarına gitmediğimiz için çok pişman olduk. Beklemeye değermiş gerçekten. Bir daha ki sefere artık. Saat 01:00 gibi underground kuyruğuna giriyoruz. Bütün halk evine dönüyor. Bu nedenle metro kuyruğu 1 km. Bir kaç saatlik uyku ile İstanbul'un yolunu tutuyoruz. Bir sonraki gezi notlarında buluşmak üzere..

Londra Günlerimiz II

19 Aralık:

Bugün National History Müzesine gidiyoruz. South Kensigton durağına aktarma yaparak gideceğiz. Şükür ki underground kısmı sorunsuz olarak geçti. Müzenin önünde buz pateni pisti var. Ancak buz pateni için biletleri saatler sonrasına veriyorlar. Bu nedenle aktivite için biletleri erkenden almak en kolayı..National History Müzesi bütün müzeler gibi gerçekten çok büyük. Gezilecek çok kat, çok fazla bölüm var. Biz müzeye diğer kapıdan girmişiz en önemli eserleri akşam üzeri gezebildik. Tabi ki bütün gün müze insanı yoruyor. Sabah evden çıkmadan önce sandviç yapmıştık iyiki de yapmışız çünkü sadece bir kafeteryası var ve dışarıda yemek yiyebileceğiniz civar bir yer yok. Ayrıca bu müze içerisinde bir market var. Marketi görünce önce şaşırdık sonra öğrendik ki marketi Kobe depremi esnasında çekilen görüntülerden esinlenip canlandırma yapmışlar. Giderseniz mutlaka marketi bulun. Gerçi biz İstanbullular alışkınız.
Akşam eve gittik yemekten sonra Geleneksel bir ingiliz puba gittik. 400 Yıllık eski bir pub. Noel üzeri olduğu için Carol Singerler geldi. Değişik bir anı oldu bizim için.

20 Aralık:


Bugün British Müzesine gidiyoruz. Müze çok büyük ama öyle böyle değil gerçekten hakkıyla gezmek isterseniz bir kaç gününüzü alır. Müzede Dünyanın her yerinden eserler var. Tabiki bir süre sonra insanın beyni yeni bir şey öğrenmek istemiyor. Yoruluyoruz ama değiyor. 11000 yıllık sevgililer oyması güzeldi. Aşk her zaman aynı.

21 Aralık:


Madam Tussaud ve Londra Kalesi için bilet almıştık İstanbul'dan. Bugün program Madam Tussaud ile başlıyor. Sadece mumyalar var sanıyorduk ama çok başka sürprizlerde var. Vaktiniz varsa Madam Tussaud'a kesinlikle vakit ayırın. Pişman olmazsınız. İki saate yakın vakit geçirdik. Kat kat döne döne aşağı iniyorsunuz ama mutlaka iki kişi gidin yoksa resim çektirmek çok zor oluyor. Mumyalardan sonra korku tüneli başlıyor. Ne kadar korkunç olabilir diyorsunuz ama canlı insanlar habire ordan burdan fırlayıp bağırıyorlar:) İnsan ister istemeden irkiliyor. Sonra bir trene binip eski Londra günlerine yolculuk yapıyorsunuz. Sonra ise 4 boyutlu sinema seyrediyorsunuz. Sadece mumya beklerken 3 farklı aktivite daha vardı. Hoş bir sürpriz oldu.
Daha sonra ise koştur koştur Londra kalesine gidiyoruz. Bileti kombine aldığımız için bir günde iki farklı yer bitireceğiz. ve Birbirine çok yakın değil. Kale kışın saat 4.30da kapanıyor ve Londra'da gezdiğimiz tüm yerler gibi çok büyük bir alanda. Patenle dolaşsak yeridir. Zaten kaleyi önce görünce gözümüz yıldı. Ama bunun da üstesinden geldik evel Allah!
Kalenin içinde binalar ve bölümler var. 16.Yüzyıldaki yangında Londra köprüsü dahil bir çok yer tahrip olmuş çok üzücü. Yeniden yapmışlar bir kısmını. Tarihin kaybolması üzücü. Kalenin içinde taç bölümü var. Kaşıkçı elması büyüklüğünde ya da bana öyle geldi:) pahalı taşlar var. Taçların önünde yürüyen merdiven var. Ben iki kez geçtim bir seferde hepsine bir gönlümce bakamadım. Resim koyamıyorum maalesef çünkü o bölümde fotoğraf çektirmiyorlar. Akşama doğru tükeniyoruz. Bugün de the end

8 Ocak 2012 Pazar

15 gün Londra Maliyeti

Londra için ekonomik bir bütçemiz olduğundan bahsetmiştim.
İşte Minimum 15 günlük Londra Harcaması.

117 pound: İngiltere vizesi
125 pound: Easy Jet ucak bileti. Biletimizi ucustan 3 ay önce aldık.
45 pound: Luton-High Barnet: Ara ulaşım
330 pound: Homestay günlük oda kiralama kahvaltı ve akşam yemeği dahil
94 pound: iki haftalık travel kart
15*3= 45 pound: Öğlen yemeği. Ne denediysek öğlen yemeğini 3 poundun altına düşüremedik. MS sandviç bile içecekle 3 pounda geliyor.
15*4= 60 pound: aksamları pub da bir adet içecek için minimum
57 pound: High Barnet -Luton havalimanı ara taşıma

toplam: 873 pound bu da yaklaşık 2500 tl yapmaktadır. 3-4 günlük turlara vize hariç 700 pound isteniyor 15 gün için bu rakam bence cok ekonomik.

Bu mecburi standart harcamaların dışında tabiki alışverişte yaptık. Mamma Mia ve the Phantom of the ophera ve Madame Tussaud ve London tower'ı gezdik. Bunların biletlerini istanbul'da iken aldık. Fırsat sitelerinden gunlerimize göre biletlerimizi aldık. Gerçekten gişe fiyatları daha pahalı.
Mamma Mia-Akşam yemeği bundle: 37 pound
http://www.lastminute.com/
Madam Tussaud-London Tower: 33 pound
http://www.365tickets.com/
The Phantom of the Ophera: 33 pound
http://www.encoretickets.co.uk/
toplam kültür harcamamız: 103 pound.

Londra ile ilgili en güzel şey müzelerin çoğu önemlileri ücretsiz. Orhan Veli'nin dediği gibi, hava bedava bulut bedava camekanların önü bedava londranın sokakları bedava. Cebimizde travel kart, londra'nın altını üstünü getiriyoruz.

Londra günlerimiz I

17 Aralık:
EasyJet İstanbul - Londra seferi için Sabiha Gökçen Havalimanındayız. EasyJet charter seferi yapıyor. Bilet numaramız yok. Sadece rezervasyon numarası ile internetten boarding pass yaptım. Easyjet'ten bilet alımı enteresan, rezervasyon diye işlemler yapılıyor ancak kredi kartınızından direk para çekiliyor. Sadece rezervasyon olmuyor. Eğer bilet almayacaksanız son aşamaya kadar gelmeyin. Para iadesi de yok. Ayrıca biz bir adet 20 kg bavul almıştık. Ancak havalimanına herkes bir bavul ile gelmiş. EasyJet el bavulunu tartmıyor. Küçük valizle binebiliyorsunuz. Ölçülere uymalı. 55*45*25
Sorunsuz bir yolculuk yaptık. Hic sorun cıkmadı. Ucakta hersey para ile. Girişte kısa bir iki soru sordu memur. Sonrası Londra'dayız. Kalacağımız host family bize almaya geldi.

İndiğimiz yer: Luton havalimanı. Luton şehrin kuzeyinde. Normal ulaşım olarak otobuse 14 paund karşılığı şehir merkezine ulaşabiliyorsunuz. Sanıyorum bir de tren var. Ancak biz karşılama istedik. 45 paund. Donustede 57 paund ödedik. ortalama 100 paund luton şehir için ulaşım diye düşünebilirsiniz. Bu nedenle Easyjet biletinize ortalama 100 paund ilave dusunun ve heathrow havalimanına ucan bir hava yolu tercih edin derim cunku underground direk var. Biz üç kişi olduğumuz için ortalama 30 paund düştü.

Kalacağımız Ev: High Barnette. Kuzeyde. Evimiz güzel iki katlı aynı seri tipik İngiliz evleri. Otelde kalmayı sevmediğim için ev ortamını tercih ettik. Ev sahibi Peter ve Marisa. Peter evden çalışıyor ve oldukça ilgili.

18 Aralık:


Bugün Londra'daki ilk günümüz. Daha önce internetten Londra ile ilgili bir sürü blog okumuştuk. Çok faydasını gördük. Yeni bir şehre gitmeden önce mutlaka o şehir ile ilgili bilgi edinmekte fayda var.
Ulaşım için, travel card satın aldık. Bir sürü seçenek var, Ancak Londra'da gezeceğim otobus, underground, tren ulasımı sorun olmasın istiyorsanız tek onerim travel card. haftalık 47 paund ama inanın değiyor. Normalde 1-5 zone arası tek bilet 5 paund boyle gunluğu 7 paund'a geliyor. Ayrıca gunluk travel cardlar var ancak sanıyorum 2012 itibari ile kaldırıyorlar. Bu günlüklerde ise sabah 9:30'tan sonrası için bilet 8 paund gece 4'e kadar. Sabah erken saatte yola cıkmayacaksınız bosu bosuna 14 paund vermeyin.

Kaldığımız ev underground'a cok yakın. Londra'da underground cok onemli ve en kolay ulasım yolu. Kostebek gibi sehrin merkezi yerlerinde her onemli yerde underground var. Londra metrosu için şunu soyleyebilirim. Biz Istanbul'da yasadığımız için sanslıyız. Kucuk yerlerde yasayıp Londra'ya gidenler sanıyorum daha zorlanıyordur. Ancak underground haritasına iyice alıştınızmı gerisi kolay biraz sabır ve dikkat. Görevliler her yerde yardımcı oluyorlar oldukca kibar ve nazikler.
Londrada ısınma turu yapacağımız için ilk gezi yeri olarak Camden Town'u seçtik. Biraz bizim Mısır çarşısını andırıyor incik boncuk el işleri eskiciler, kitapçılar, türlü türlü dükkanlar ve sokakta kurulan yemek pavyonlarıyla ana baba günü gibiydi. Daha sonra Londra'ya gelmişken Fish&chips yemeden olmaz diye düsündük ve kendimizi bir türk kebapcısına attık. Yemek konusunda maalesef seçiçiyiz ve farklı tatlardan mümkün olduğunca uzak kaldık yoksa yemek pavyonlarında çeşitle yemek var dünya mutfaklarından... Daha sonra peynir ve zeytin almak için bir türk bakkalı bulup alısveris yaporuz. Saat 5 gibi eve dönmeye karar veriyoruz ancak metro istasyonunu pazar günleri kapatıyorlarmış. En yakın diğer metro duragına yürümek zorunda kaldık. Nihayet 5 gibi evin yolunu bulduk. Aksam yemeği için bizi bekliyorlardı. ve ilk günün yorgunluğu ile erkenden uyumaya geçtik.