22 Aralık:Bugün Science Museum'a gidiyoruz. Kahvaltıdan sonra sandviçlerimizi yaptık yine. O bölgede Mark&Spencer yok. Londra'daki Mark&Spencerlerde aynı Migros gibi bir bölüm var. Market alışverişi yapıyoruz. Diğer katlarda ise giysi. Burada Mark&Spencer bir mağaza görünümünde oysaki. Science Museum'da çok katlı müzelerden. Bilgisayarların atası, astronot kapsülleri, giysileri, roketler neler neler.. Bilimle çok aranız olmasa bile görülmeye değer. Vakit nasıl geçiyor anlamıyoruz ve tabiki de yorgunluktan ölüyoruz. 
Akşam için Mamma Mia ve yemek kombine biletimiz var. Yine İstanbul'dan almıştık. Zaten Londra'ya bıraksaydık çoğu şeyi yapamazdık. Çevreye alışmak zaten vakit alıyor herşey yeni. Bir de orada program yapmak oldukça zorlardı. Böyle çok iyi oldu. Mamma Mia'dan önce Grace'te yemeğimizi yedik. Sonra da müzikale geçtik. Mamma Mia sahnesi ve oyunu ile şaşırttı. Çok daha profesyonel bir oyun bekliyordum. AKM'de seneler önce Neşeli Günleri izlemiştim. Emin olun çok daha güzeldi. Sanki tatil köylerindeki animasyonlar gibiydi. Hayal kırıklığına uğradım.
23 Aralık: Bugün yine program dolu. Buckingham Palace, Hyde Park CM ve programda. Bugün evdeki diğer konuk Andrea'da bize katılacak. Sabah ilk önce Buckingham Sarayına gittik. Saat 11.00 da asker değişimine yetişmek istedik ancak mümkün olmadı. Çünkü ertesi günmüş. Oradan Andrea bize dünyadaki ilk açılan Hard Rock Cafeye götürdü.
Meraklısı için güzel bir yer. Yalnız canlı müzik yokmuş akşamları.. Yazık olmuş.. İçeriyi gezip resim çektik sonra Hyde Park'ta yürüyüşe koyulduk. Hyde Park'ta Winter Wonderland var. Bizim Sultanahmet'te düzenlenen Ramazan Panayırları gibi. Daha sonra Summerset house Buz pateni pistine geçtik ancak biletler tükenmişti. Daha sonra Oxford Streete geçtik oradan Covent Garden'e bir pubda mola verdik. Tabi tüm bu aktarmalarda Travelcard ı kullanıyoruz böylece haftalık ödediğimiz 47 poundun hakkını veriyoruz. 7 gibi eve geldikten sonra tekrar Camden Town'a indik. The Worlds End. Hard Rock tarzı müzikler çalıyordu. Mekanda güzeldi. İskoç sodasına bayıldım. Camden Town'da çeşitli mekanlar varmış. Ancak biz hepsini gezemedik. Underground çıkışında ücretsiz giriş kuponları dağıtıyorlar. Hatta bir mekan için önce indirim kuponu verdiler sonra bedava kuponu. Biraz daha beklesek sanıyorum üste para alacaktık!
25 Aralık: Bugün Christmas günü olduğu için şehirde hiç bir toplu taşıma çalışmıyor. O nedenle civar semte kısa bir yürüyüş yapıp, öğlen saatlerinde açık bulunan pubda bir kahve içerek eve geri dönüyoruz. Ev sahibimiz bizim için çok güzel bir Christmas yemeği hazırlamış. Şamdanlar, hafif bir müzik eşliğinde güzel bir yemek yiyoruz. Yani yemeği onlar yedi aslında biz de makarna:) yemeğin içine domuz karışımı girmiş. Sabah kahvaltıdan önce pakete göz atınca içinde domuz sosu olduğunu farkettim. Bilmeyince sorun yok ama bir kez görünce yiyemiyoruz.
26 Aralık: Bugün Phantom of the Opera günü. Biletlerimizi İstanbul'dan almıştık. Bu nedenle gündüzü alışverişe ayırıp, akşamı ediyoruz. Bugün Boxing day olduğu için çoğu ulaşım kısıtlı. Underground'da ise grev var. Ulaşımı otobüsle sağladığımız için metronun ne büyük nimet olduğunu anladık. Phantom of the Opera çok güzeldi. Ancak salon yine bizim AKM'ye göre oldukça ufaktı. Müzikalden sonra doğru eve dönmeye niyetleniyoruz ancak otobüsü neredeyse hiç kullanmadığımız için çok zorlanıyoruz. Allah'tan Srilankalı bir kız bize eve kadar kılavuzluk yapıyor!
27 Aralık: Bugün Doğum günü hediyem olan buz pateni ayakkabımı almak için günümüzü alışverişe ayırıyoruz. Bir dileğim daha gerçek oldu. Mutluyum. İsranbulda buz pateni yaklaşık olarak 800 tl idi burada ise 150 pound'a aldım. Gezi yanıma kar kaldı:)
28 Aralık: Bugün gezimize çok sevdiğim Emel arkadaşım da katılıyor. Öğlen o gelene dek Trafalgar meydanında ki National Portrait müzesini dolaşıyoruz. National Portrait müzesinde konuya hakim olmadığımızdan gerek çok iz bırakan bir eser göremedim. Ancak buraya kadar gelip görmeden olmaz. 1-2 saatlik bir süre yeterli olur. Bir süre sonra tüm resimler birbirine benzemeye başlıyor. Trafalgar meydanı beklediğim kadar büyük değil ama oldukça önemli bir meydan. O kadar çok üst üste müze vs gezdik ki artık gözümüz neredeyse yeni hiç bir şey görmek istemiyor.
29 Aralık:
Bugün programımız da Greenwich var. Greenwich için underground sonrası trene biniyoruz. Travel kartımız trende de geçerli. Güneşli bir Aralık gününde Greenwich'e ulaşıyoruz. Küçük güzel bir kasaba. Trenden indikten sonra yaklaşık 20 dakika yeşillikler içinde devam ederek Greenwich'e ulaşıyoruz. Greenwich gerçekten çok güzel ayrıca bir de Astronomi müzesini sahiplik ediyor ve bu müzede Tunç Tezel'e ait bir fotoğraf yer alıyor. Güzel bir süpriz oldu. Kendisi ile gurur duyduk. Londra'ya giderseniz yolunuz mutlaka Greenwich'e düşsün. Biraz uzak ama kesinlikle değer. Müze içerisinde 4.500.000.000 yıllık bir taşta var, dokunabiliyorsunuz üstelik. Sadece bu hissi yaşamak bile muhteşemdi.