Sayfalar

7 Nisan 2012 Cumartesi

Amsterdam Günlerimiz - I

30 Mart:

15:30 Onur air uçağı ile Amsterdam'a gitmek için AHL'de buluştuk arkadaşlarımıza. Check in de sıra bana geldiğinde hepimiz ufak bir şok yaşadık. Çelebi check in görevlisi, vizemin Almanya vizesi olduğunu ilk çıkışımın Almanya üzerinden olması gerektiğini bunun için de Amsterdam'a uçamayacağımı bildiriyor. Her ne kadar schengen için bunun bir zorunluluk olmadığını anlatmaya çalışsak ta görevi ikna olmadı. Tur rehberimiz de ikna etmeye çalıştı ama nafile. Yurtdışından yolcu geri gönderilirse yer hizmetlerine ceza geliyormuş sanıyorum. Bu nedenle bir sürü giriş çıkış yapmama rağmen az daha uçamıyordum. 45 dakika sonra beni uçağa almaya karar verdiler. Bu arada uçağın kalkmasına az bir süre kaldığı için arkadaşlarım beni bırakıp pasaport kontrolünden geçmişlerdi. Bir daha vizemi sadece aldığım ülkeden başlayarak kullanacağım. Yaşadığımız stres hepimize yetti. Az daha işgüzar bir görevli yüzünden seyahate katılamayacaktım.

İş bankası longue'da bir şeyler yemek üzere arkadaşımla buluştuk. İş bankası normal kredi kartı ile ücretsiz yemek yiyip, bir şeyler içebiliyorsunuz bu arada. Sadece Gold yada özel kartlar sanıyordum ama tüm kartlar içinmiş. 1 saat gecikme ile havalanıyoruz. Akşam 8 gibi Amsterdam Schiphol havalimanındayız. Hiç bir sorun yaşamadan Almanya vizem ile Hollanda'ya giriş yaptım. Tabi bu arada tüm turdakiler için de merak konusu olmuşum. Vizeden geçince ilk yorumlar geldi Almanya ya gitmenize gerek kalmadı diye:)

Bu geziye Tatilbitmesin.com ile çıkmıştık. Bu nedenle tur şirketinin rehberi eşliğinde otele varıyoruz. Otel nehir kıyısında, oda da geniş ve konforluydu. Rehberimizi bir güzellik yaparak şehre ineceğini, isteyenin katılabileceğini bildirdi. Saat 10:00 da lobide buluştuk. Amsterdam merkeze metro ile geçtik. Daha önce tüm seçeneklere baktığımız için 1 günlük GVB kart aldık. ve otobüs, metro, tramvayda geçerli seyahat kartımız oldu.


Saat 11:00 gibi Amsterdam merkezdeydik. Dam Meydanı, Red Light district derken kendimizi bambaşka bir dünya da bulduk. Red light district anlatmayla canlandırılacak gibi değil. İnsanın aklının ötesinde.. Camların önünde geçerken bikinili ve kıpırdayan kadınları görüp incelemek istiyorum ama göz göze gelmeye cesaret edemiyorum sadece ben değil, hiç birimiz! Casa Rossa'da ise bir tür sanatsal! faaliyet var saati 35 Euro seyircilerden de katılan oluyormuş. Mürsel girmek istedi ama biz ona eşlik edemeyince o da kaldı. Gece kendimizi bir steak house'a girerek ödüllendiriyoruz. Metro saat 12:00 a kadar çalıştığı için gece otobüsü ile otele saat 02:00 gibi atıyoruz. Ertesi gün ise erkenden yola çıkmak üzere sözleşiyoruz.

1 yorum:

  1. Harika bir yazı dizisi olmuş canım. Ben de gezilerimi bu şekilde yayınlamayı planlıyorum. Bana da ilham oldu :)

    Tülay Kurt

    YanıtlaSil