Frankfurt 2013 Günlerim I
26-27Aralık 2013: 26 Aralık günü Sabiha Gökçen'den THY ile Frankfurt'a yaklaşık 2.5 saatlik bir uçuştan sonra varıyorum. Uçağın hemen çıkışında 2 adet polis pasaport kontrolü yapıyor ben de aa burada da sistem ne değişik, kapıda pasaport kontrol var diyorum niye geldiniz sorusuna kısaca turistim diyorum beni geçiriyorlar ancak yanımda oturan ve annesinin hastanede olduğunu söyleyen iki adet Kuveytli'yi başka bir odaya alıyorlar. Sanıyorum onların işleri daha zor biraz ilerledikten sonra asıl pasaport kontrol noktasına geliyorum anlıyorum ki ilk nokta, uçağa hemen geri döndürülecekler için... Sonra uzun bir yol gidip bavul alma noktasına geliyorum gümrüğe geldiğim de ise güler yüzlü bir memur ne getirdin bakalım çantanda diyor... Gezdiğim ülkeler arasında ilk defa daha hava alanında içimin bayılır gibi oluyor. Bir karton sigara diyorum...ve beni hava alanında bekleyen kuzenimle buluşuyoruz. Dışarıda hava güzel, kış günü için beklenmecek kadar sıcak. Geçen hafta arabadan buz kırıp, ısıtıp öyle çıkıyorlarmış. Ama şimdi benim için normal onlar için olağanüstü iyi hava.. Hava limanından araç kullanmadığım için toplu ulaşım hakkında bir fikir veremiyorum Kuzenim, 20 dakikalık yolculuk sonrası Frankfurt'a yakın Dreieich'te kalıyor. Hemen eve gidiyoruz ve kırk yılın sonunda kuzenimin evinde misafirim, benim için çok güzel bir yemek hazırlamışlar ve birlikte ilk gecemizi geçiriyoruz. 27 Aralık günü evde geç vakite kadar oyalanıyoruz sonra operaya gitmek için hazırlanıyoruz.Frankfurt opera binasında Mozart'ın Sihirli Flüt operasını seyredeceğiz, Opera için biletleri üç ay öncesinden almıştım sadece 9 EURO'ya, 20 dakika yolculuktan sonra Frankfurt'a ulaşıyoruz,
|
Oper Frankfurt |
Frankfurt merkezi gökdelenlerle dolu, dar alanda bir sürü gökdelen göz alabildiğince. Ancak Frankfurt'ta otoparklar pahalı meydana yakın sokaklardan birinde park yeri saat 5'ten sonra ücretsiz, arabayı oraya bırakıyoruz bu arada sokakta, berber, kepabçı, market, hatta çiğ köftem'in şubesi bile var. Opera'nın dili Almanca olduğu ve ben tek kelime bilmediğim halde yine de çok beğeniyorum, kuzenim arada hikayeyi anlatıyor aralarda. Opera binası oldukça görkemli ve koltuk düzeni çok güzel, biletimiz için çok az bir bedel ödedik ama görüş mesafesi oldukça iyi Londra'da da ucuz bilet aldık ama gerçekten sahneyi görmek sıkıntılıydı.
Mozart Sihirli Flüt Operası
28-29 Aralık: Cumartesi günü gündüz hediyelik alışverişle vakit geçirip, akşam yemeği için kuzenlerimle birlikte Main Taunus Zentrum'a geçiyoruz. Bir çok ünlü markayı bir arada bulabileceğiniz açık alışveriş merkezi. Biraz mağazalara göz atıp yemek yemek için Hikari Restaurant'ta karar kılıyoruz. Servis, dizayn çok güzel. Suşi tabağına da bayıldık, ancak suşi sosu sanıyorum bana dokundu ondan sonraki 3 gün alnımda koca bir şişle dolaştım daha önce böylesi hiç başıma gelmemişti.
|
Main Tower kuzenim Nihal'le birlikte |
Pazar günü Nihal'le birlikte önce Main Tower'e geçiyoruz. Giriş ücretli 6.50 EUR. 187 mt ve asansörle 53. kata çıkıyoruz. Yukarıda rüzgar çok esiyor ancak Frankfurt manzarası muhteşem. Main Nehri bir tablo gibi önümüzde seriliyor. Her manzarayı gözümüze hapsedip, Römer meydanına doğru yürüyoruz, pazar günü için oldukça sakin. Çeşitli kafeler, ve meydanların olmassa olmazı hediyelik eşye dükkanları var.
Niyetimizde Main nehrinde ferry turu var ama noel haftası diye sanıyorum kaldırmışlar o nedenle nehir kenarında biraz dolanıp vakit geçiriyoruz bu arada nehir üzerindeki köprüde korkuluklar asma kilitlerle dolu, sevgililer adlarını yazıp asma kilidin anahtarını nehre atıyorlarmış böylece kilit açılana kadar aşkınız garantide oluyor.
|
Köprüdeki asma kilitler |
Ya aşkınız önce biterse anahtarı nehirden kim çıkaracak:) düşünen yok tabiki, Kuzenim Nihal size kilitlerin hikayesini anlatıyor.
Yürüyerek Dom Katedraline doğru geliyoruz, biraz önce modern bir kuleden Frankfurta bakmamıza rağmen, içimizdeki tarih aşkı ortaya çıkıyor ve Dom Katedraline'de çıkmaya karar veriyoruz. Bilet 3.00 EUR Ancak burada size şunu söylemem gerekir bugüne kadar çıkmış olduğum ne kadar kule varsa, Dom Katedrali hepsini solluyor yazarken bile yine ruhum daraldı tam 328 merdiven var, 95 metre! merdiven daracık ve sürekli dönüyor bir an sonra başım dönmeye başladı ancak o kadar kötü ki ne aşağı ne yukarı çıkabiliyorsunuz ve Allah korusun bir kargaşa olsa merdivenlerde facia olur. Dizlerimde derman kalmayana kadar çıkıyoruz ve nihayet tepedeyiz ve gerçekten buradan Frankfurt başka güzel. Sanki eski Frankfurt'a dokunuyorsunuz. Değiyor mu evet o 328 basamağı çıkmaya gerçekten değiyor ama bir daha denemeyiz sanıyorum. Kendimize ödül olarak Römer meydanındaki Ristorante Raffaello'da pizza ısmarlıyoruz, gerçekten hem günün yorgunluğu gitti hem de yediğim en lezzetli pizzalardan biriydi.
|
Main Nehri |
|
Dom Katedralinden manzara |
|
Römer Meydanı |
30 Aralık:
Bugün Heidelberg günü, Frankfurt'a yaklaşık 100 km uzaklıkta bulunan bu eski şehir adeta masallardan kalma, saat 11 gibi evden yola koyuluyoruz bugün 3 kuzeniz. Aslında Frankfurt'tan Heidelberg'e tren var ancak sağolsun kuzenlerim arabayla götürüyor, bu nedenle ulaşım hakkında detay veremiyorum ancak baştan şunu söyleyebilirim vaktiniz varsa mutlaka Heidelberg'e uğrayın, seveceksiniz. Biz de yaklaşık 1.5 saatlik bir yolculuktan sonra Heidelberg'e ulaşıyoruz. Arabayı otoparka bırakıp, şehri keşfe çıkıyoruz. Önce meydandaki açık buz pateni sahasında kayak yapanları izliyor ve kafelerinde meşhur tatlılarının tadına bakıyoruz hava güzel şansımıza. Heildeberg kalesine çıkmak için sabırsızlanıyoruz. Meydanda kaleye çıkan finiküler var. Kale giriş bedeliyle 3.50 EUR'da ödeyerek (kuzenim sağolsun!) kaleye ulaşıyoruz. Kalenin konumu kendisi, bahçesi tek kelimeyle muhteşem. Doğası, nehir manzarası, uzaktan görünen modern şehir silüeti ile çok keyif alıyoruz bir de kar yağdığında gitmek lazım manzara gerçekten harika olur. Kale'de çeşitli müzeler var, görebildiğimiz kadarına bakıp şehir meydanına tekrar iniyoruz dileyen olursa trene binmeden aşağı inen patika yol var. Şehir meydanında bir katedrale giriyoruz Frankfurt'ta girdiğim kiliseler, çok süssüz çok
sadeydi. Burası b
iraz daha şaşaalı. Sonra sağlı sollu bizim dükkanların olduğu caddede ilerlemeye başlıyoruz, yemek olarak türk restarantı çok var. Ancak burada çok orjinal dükkanlar var hele ki kukla ve hediyelik eşya dükkanları, o kadar cicili biciliki kendimizi kaptırıyoruz. Geleneksel kıyafetli satıcılar ortama ayrı bir hava katıyor Heidelberg'e bir kere daha bayılıyoruz ve artık eve gitme zamanı.
|
Heildeberg girişi |
|
Heildelberg kalesi |
|
Heildeberg kalesi |
|
Heildeberg Meydanı |
|
Kukla dükkanı Heidelberg
|
31 Aralık: Nihayet yılbaşı günü. Bugün diğer şehirde yaşayan kuzenim Nilay'da bize katılıyor. Günün ilk yarısını Frankfurt Zeil alışveriş caddesinde mağazalarında geçiriyoruz. Mağazalar saat 14:00'a kadar açık. Zeil caddesi ise aynı İstiklal Caddesi gibi geniş sağlı sollu mağazalarla, katlı alışveriş merkezleriyle dolu. Çok oyalanmadan akşam yemeği için eve geri dönüyoruz. Kuzenlerimle birlikte güzel bir yılbaşı akşamı yemeği hazırlayıp havai fişek gösterilerini izlemek üzere merkeze geri geliyoruz. Arabayı park eder etmez, ikili üçlü grupların ellerinde havai fişekleri fark ediyoruz. Kimi erken saatte patlatmaya başlamış bile. Biraz tedirgin oluyorum ancak Römer meydanından ilerleyip asıl havai fişek gösterilerinin olduğu Main nehrinin kenarına geliyoruz. Kalabalık toplanmaya başlamış ancak havai fişek gösterilerinin merkezi biryerden organize edilmemesi herkesin kendi havai fişeğini kendi patlatması tam anlamıyla bana şok yaşattı. Londra'da da havai fişek gösterisi seyrettik ama orada sadece bekleyip saatin 12'yü bulmasıyla gösterileri izlemekti tek yaptığımız burada ise yüzümü kapatmaktan doğru dürüst etrafıma bile bakamadım ve gece boyunca ambulans sesi hiç kesilmedi. Bir daha Frankfurt'a gidersem yılbaşı akşamı değil dışarı çıkmak erkenden uyurum o kadar yani:) Merak edenler aşağıdaki videoyu izleyebilir. Bir gezimin sonuna daha geldik. Ertesi günü sağ salim hava limanına ulaştım ve 3.kez 01 Ocak'ta İstanbul'un yolunu tuttum.
|
Frankfurt Zeil Caddesi |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder