Sayfalar

13 Ocak 2013 Pazar

Londra'da Yılbaşı 2013-II Stonehenge

29 Aralık 2012:


Bahar; Ben; Stonehenge; Güneş!
Bugün Stonehenge günümüz. İstanbul'da bu program için çok 
araştırmıştık. Salisbury'den Stonehenge'e otobüs ulaşımı yok, özel tur servisi var. Londra'dan ise uzun tur ve kısa tur seçenekleri var. Sabah çok erken kalkmak istemiyoruz ve Öğlen başlayacak express turda karar kılıyoruz. Bugün Londra'nın meşhur yağmuru var. Otobüsle iki saatlik bir yolculuk yapıyoruz. Yol arkadaşlarımız çoğunlukla uzak doğudan. Londra'nın dışına 2 saatlik yolculuk yapma fikride bizi cezbediyor, yağmur yağıyor ve kimi zaman uyuyarak kimi zaman hayal kurarak yolu bitiriyoruz ve şöförümüz biraz sonra Stonehenge'in önümüze çıkacağını bildiriyor, heyecanlanıyoruz. Bir boş arazide dikili taşlar             
görünüyor uzaktan. Stonehenge hakkında bir sürü iddia var benim favorim ise ufo iniş yeri olma olasılığı. Nedense bu dünyaya sığamıyorum bir türlü ufo fikri hoşuma gidiyor sanıyorum. Stonehenge'in yanına giderken bir sesli kılavuz veriyorlar ancak bir yağmur yağıyor ki sormayın ve bir de soğuk, yağmur altında inat ediyoruz taşlara bakıyoruz, Taşlar Londra havası gibi soğuk değiller, gülümsüyorlar inanamazsınız. Bir de bir anda hava değişiyor, güneş ufukta beliriyor ve kara bulutlar dağılıyor ve küçük bir gök kuşağı bile görüyorum. Stonehenge ilgili en ilginç anım bu oluyor bir anda hava inanılmaz güzelleşiyor, sanki hayatın kendisi gibi, bazen öyle olur ya, her şey üst üste gelir ve iyice bunaltır sonra bir anda değişir. 1 saatlik molanın ardından otobüse tekrar geçiyoruz ve Londra'da otobüsle dolaşmamak için yol üzerindeki Wimbledon'a uğramaya karar veriyoruz. Yol arkadaşlarımız Fabricio ve Rogerio'da bize katılıyor, ve South kensington'da iniyoruz. Londra'da underground çalışma oldu mu hayat o hatlarda duruyor ve bu kez şansımıza Wimbledon'da da çalışma var ve biz Covent Garden'e doğru yola koyuluyoruz.

İki Brezilyalı, İki Türk bir İngiliz Pub'ında
Bir İngiliz Pub'ına kapağı atıp, yemek yiyoruz. Fabricio ve Rogerio Brezilyalılar, yemek boyunca keyifli sohbet ediyoruz, iki türk, iki brezilyalı bir ingiliz pub'ında fıkra gibi, bir ara Fabricio'ya neden Stonehenge ziyaret etmek istediniz diyorum Fabricio'nun çocukluk hayali imiş, hatta Rogerio dalga bile geçmiş bütün çocuklar disneyland falan hayal eder, sen Stonehenge hayal etmişsin normal değilsin diye..gülüyoruz hep birlikte, ama ben de çocukken hayal etmiştim, bu ikinci gerçekleşen hayalim, Fabricio ve Rogerio için sırada Norveç var, kuzey ışıklarını seyretmek istiyorlar, bu arada Brezilya'da yaz ve hava kırk dereceymiş. Gezmek güzel şey, yol arkadaşlarımızla vedalaşıp, canlı müzik dinlemek üzere Soho'ya geçiyoruz.

PorterHouse Covent Garden Irish Pub
İskoçya'dan sonra artık en favori mekanımız Irish Pub'lar, ilk irish pub'a geçip gecenin tadını çıkarıyoruz, Publarda müzik 11 bilemediniz en geç 12'de bitiyor, daha geç saatler için lisans almak çok pahalıymış bir tek yılbaşı akşamı 2'ye kadar açıklardı.
12'ye doğru High Barnetin yoluna düşüyoruz güzel geçen bir günün tatlı yorgunluğuyla




 
Buyrun Stonehenge




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder