Sayfalar

5 Ocak 2013 Cumartesi

Londra'da Yılbaşı 2013-I

Richmond
27 Aralık 2012:

Geçen sene bu gün Londra'daydım ve bir sene sonra aynı gün tekrar Londra'ya geleceğimi hayal bile etmemiştim.. Sadece Yılbaşı gecesi London Eye önünde olmadığımıza çok pişman olmuştum, çünkü Havai Fişek gösteri başladığında neyi kaçırdığımızı anlamıştım. Demek ki çok içten istemişim duam kabul olmuş; hayat gerçekten sürprizlerle dolu ve tekrar Londra yolundayım. Tekrar sıkı bir program yaptım Bahar'la birlikte, geçen sefer gezemediğimiz yerler ve mümkün olduğunca şehrin keyfini çıkarmayı amaçlıyoruz. Sabah British Airways'in uçağı ile Londra'ya hareket ediyoruz. Yaklaşık 4 saatlik bir yolculuktan sonra Terminal 5'e indik. Bu arada British Airways bagaj hakkı 1 bavul 23 kg'ye kadar ve el bavulu. Ben iki küçük bavul yapmıştım ama bagaja sadece birini verebildim. Havayollarının bagajları hakkında ders alsam yeridir her biri ayrı telden çalıyor. Heathrow havaalanı Luton'a kıyasla devasa ve underground servisi var. Gerçi Luton'dan artık Easybus diye bir servis te başlamış Şehre ekonomik ulaşılabiliyor. Bugün saat 5'te yemeğe davetliyiz. Yol arkadaşım Bahar'da 5 sene önce Londra'da dil okuluna gitmiş ve kaldığı aile bizi yemeğe çağırma inceliği gösterdi. 5'e kadar boş vaktimiz var biz de Richmond'a gitmeye karar vermiştik.
Richmond
Terminal'den Richmond otobüsüne biniyoruz. Hava güzel az biraz çiseliyor ancak yine de ortalama 10 derece civarında. Geçtiğimiz hafta Londra çok soğukmuş ama Allah'tan bu hafta hava güzel. Richmond Thames nehri kenarında sayfiye yeri, küçüktte bir merkezi var. Nehrin kenarında yürüyüş yapan insanların arasına karışıyoruz. Saat 5'te ise ev ziyaretimizi gerçekleştirmek üzere Hunslow'a geçiyoruz. Hunslow sokaklarında tilki gördüm. Hunslow'da tilki sokaklarda gezermiş; normalmiş! Ben de "tilki'nin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkanı" atasözünü, artık "tilkinin dönüp dolaşacağı yer Hunslow sokakları" diye değiştirdim.

Pakistani Restaurant
Ambeer ve Sureyya bizi Pakistan restaurantına götürmek için hazırlık yapmışlar. Pakistan restaurantında seçimi Ambeer'e bırakıyoruz ve Ambeer masasyı çeşit çeşit Pakistan yemekleri ile donatıyor, Pakistan yemekleri bizim yemeklerimizden daha baharatlı ama lezzetliler... Daha sonra kısa bir çay içmek için eve geçiyoruz. Bizim kalacağımız ev High Barnette. Burası ise Heathrow'a yakın. Bu demektir ki daha en az 1.5 saat yolumuz var. 9 gibi nazik ev sahipleriyle vedalaşıyoruz ve High Barnet için yola koyuluyoruz. Ev sahibimiz Peter bizi bekliyor. 10:30 gibi evde oluyoruz. Aradan geçen bir senenin dedikodusunu mutfakta kahve eşliğinde yapıyoruz. Ne güzel sanki dün gibi, yine Londra'dayız.

Normandy High Barnet kaldığımız sokak
28 Aralık:
Bugün Tate modern günümüz. Geçen sene bu müzeyi gezmeye fırsatımız olmamıştı. Bu kez öncelik Tate Modern'in.. Sabah 11 gibi Tate Modern'deyiz. Tüm müzeler gibi bu da kat kat, ancak Tate Modern'in kendine özgü bir havası var. Her bir eserin önünde durup düşünesim geliyor gerçekten, eser yelpazesi çok geniş, bir sürü sanatçının çalışması var, Picasso, Monet ve daha bir sürü..


Thames Nehri Tate Modern
Tate Modern nehrin kenarında, insanlar yürüyorlari bir yanda müzik çalıyorlar. Londra'ya bir kez de Allah nasip ederse yazın gelmeye karar veriyoruz. Londra yazında muhteşem olmalı.
Tate Modern


Öğleden sonra için Kingsway Hall Otelin restaurantında Afternoon tea için Groupon Londra sitesinden fırsat almıştık. Yürüye yürüye Covent Garden'e geçiyoruz. Bu arada geçen sefer Covent Garden'de çok vakit geçirmemiştik ancak çok güzel bir bölge, Covent Garden Underground çıkışında asansör kullanmazsanız 193 basamaklı merdiven var. Biz bir kez çıkıp deniyoruz, nefesimiz kesiliyor. Afternoon tea ise meşhur İngiliz Geleneği. Bahar mutlaka Afternoon tea yapalım diye ısrar etmişti, iyi ki etmiş. Harlequeen Restaurantta saat 4'e rezervasyon yapmıştık. Servis gerçekten çok güzel. 3 katın alt katından başlıyoruz ancak en üst kata geçene kadar doyuyoruz bile, tatlılara yer kalmıyor yine de inat ediyoruz ve tüm tatlıları bitiriyoruz, 2 saat çay keyfi yapıp, Bale izlemek üzere, Royal Opera House yoluna düşüyoruz.

The Nutcraker, Fındıkkıran, biletlerimizi yine İstanbul'dan almıştık. Return biletlet için kapıda ayrı bir kuyruk var. Benim bilet aldığım yer ise Standing.. yani ayakta. Biletler 10 pound'dan başlıyor 75 pound'a kadar çıkıyor. Gösteri günü yaklaştıkça biletleri bulmak zor oluyor. Biz işimizi şansa bırakmamak için tüm biletleri gitmeden ayarlıyoruz. Standing alanın ayrı meraklıları oluyormuş. Bale başlıyor ve kendimizi balenin büyüsüne bırakıyoruz 2.5 saat nasıl geçiyor anlamıyoruz, baleden sonra geleneksel olarak bir İngiliz Pub'ına atıyoruz kendimizi...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder