Sayfalar

14 Ocak 2016 Perşembe

Barcelona'da Yılbaşı 2016


28 Aralik: 
İstanbul Sabiha Gökçen Hava limanındaki uçuşumuzda buluşmak üzere Mürselle sözleşiyoruz. Sabiha Gökçene ilk kez normal ulaşımı tercih ediyorum. Karşıdan gelenler için sanıyorum tek kolay yol Metrobüs Uzunçayır durağı ve E11 express durağı. Buradan geçen E10 otobusude S.Gokcene geliyor ama cok dolastiriyormus. O nedenle E11 olmasina ozellikle dikkat etmek gerekiyor.
Murselle oglen yemegini hizlica atistirdiktan sonra ucagimiza biniyoruz.
Hola Barcelona!
17:30 gibi Barcelona havalimanina iniyoruz. Havalimanindan Aerobus’la sehir merkezine yaklasik yarim saatte variyoruz. Gelirken Istanbul guzeldi ancak Barcelona’da hava oldukca guzel. Bahar havasi var ve hava daha gec karariyor. Kalacagimiz evi Airbnb’den kiralamistik. Sehir merkezine yakin ve fiyati cok uygun gorunmustu. Universitat duraginda inip bir blok yurumemiz yeterli. Ancak yeni bir sehir her zaman yeni Universitat duraginda indik ancak hangi yone donecegimiz bir muamma. Internet paketi almadigimiz icin google mapten de faydalanamiyoruz. Ancak eski usule donmemiz uzun surmedi. Sora sora Bagdat bulunur demisler biz de aynini yapiyoruz. Duraktan yaklasik 50 metre otede bir binanin onundeyiz. Ancak kapi numarasini almamisim. Kisa bir bekleyisten sonra kapida Monicanin sesini duyuyoruz. Hola! Monica cok tatli bir ev sahibi. Eve girdigimizde bizi yanaklarimizdan optu. Bu iyiye isaret. Akdenizli ne de olsa. Bize biraz kaldigimiz yer hakkinda bilgi Verdi. Sonrasinda ise aksam yemegi icin kendimizi sokaklara atiyoruz. Buranin Istiklal caddesi La Rambla. Genis caddesi sagli soglu dukkanlari alisveris merkezleri ile oldukca asina oldugumuz bir cadde. Biz biraz ara sokaklardan La Ramblaya vardik ancak bir sehrin ara sokaklarina dalmak kadar keyifli sey ender oluyor. Aksam yemegimizi Tapas... da karar kildik. Mursel yemek konusunda yenilikci ben ise o kadar muhafazakarim. Tapas dedikleri ise minik tabaklarda sunulan cesidi bol sicak ve soguk atistirmalik. Barcelonada ortalama bir yemek en az 10 eurdan basliyor bu konuda oldukca pahali oldugunu fark ediyorum. Saat 10 gibi eve donduk. Evimizin ne kadar merkezde oldugunu simdi daha iyi idrak ediyoruz.


29 Aralik: 
Evde marketten aldigimiz kahvaltiliklarla kahvaltimizi yapip, yanimiza yolluk olarak sandvic yapiyoruz. Bugün duragimiz    Casa
Battlo. Gaudi’nin evi. Gaudi’nin tasarladigi ev gercekten cok degisik ayni bir masal evi gibi. Evde keskin cizgi neredeyse yok. Her bir kose yuvarlatilmis, pencerelerden kapilara merdivenlere bacalara akliniza gelebilecek her yer ayri bezenmis. Benim anladigim kadari ile Gaudi deniz alti yasamdan esinlenmis. Deniz altinda da hic bir canli ya da tas keskin degil, hatlari torpuleniyor. Ayni hayat gibi o da bizim keskin yanlarimizi torpuluyor zamanla birlikte. Yaklasik iki saatlik bir surec geciriyoruz Gaudi’nin evinde. Insallah kendi evimi bir gun tasarlarsam Gaudi’den ilham almaya karar veriyorum.
Barcelona gezimizi cogunlukla keyif az da sehir gezisi olarak planladigimiz icin Casa Battlo’dan cikip kendimizi yine alisverise atiyoruz. Barcelona’da kucuk kucuk degisik tarzda dukkanlar gormek mumkun bildik H&M, Mango Zara gibi alisveris merkezlerinin yaninda.
Bu aksam için Istanbul’dan tiyatro biletimizi almistik. Saat 20:00'de Gran teatre del Liceu Lucia di Lammermoor adlı operayı seyretmek üzere La Rambla'ya doğru istikamet alıyoruz alışveriş sonrası. La Rambla anlaşılan o ki her gün uğrak yeri olacak. Yemek için Monica'nın La Rambla'da yemeyin de nerede yerseniz yiyin tavsiyesinin tam zıddına tekrar La Rambla üzerinde bir restaurantta karar kılıyoruz ve Paella siparişini veriyoruz. Paela sipariş veriyoruz. Paele'yı ben kendimce tarif edeyim, domatesli pilavın biraz baharat ve deniz mahsulleriyle karışımı.. Oldu size 15 EUR. 

Çok geçmeden Tiyatronun önündeyiz, biletlerimizi internetten satın aldığımız için Ticket Box'a gidip asılların alıyor ve içeri giriyoruz. Tiyatro geçen senelerden birinde yandığı için yenilenmiş aslına sadık kalarak. Kırmızı koltuklara gömülüyoruz. En ucuz bileti aldığım için sahne görüşümüz yokmuş! Londra'da hiç değilse ayakta da olsak sahneyi görmüştük. Yine de müzikleri dinlemek çok iyi geldi. Molada yanımdaki beyfendi bana dönerek ispanyolca konuştu ve ispanyolca konuşamadığımı görünce çok şaşırdı:) Söylemem gerekiyor burada türkmen kızı olsam da Avrupa'da ya italyan ya da İspanyol diye düşünüyorlar. 11 gibi ruhumuz dinlenmiş olarak eve geri dönüyoruz.



30 Aralik: Barcelona'ya gitmeden önce okuduğum tüm bloglarda biletlerin önceden alınmasını tavsiye ediyorlardı. Park Guell biletimizi saat 14:00 için almıştık. Sabah geniş kahvaltıdan sonra Park Guell'e doğru yola koyuluyoruz. Bugün Barcelona metrosu ile tanışma günü. Barselona metrosu bir kaç hattan ve zonelardan oluşuyor. Bu kez t10 denilen 10'lu biletten alıyoruz. Metrodaki görevli yarı açık olan çantamı kapatmamı ve sıkı tutmamı öğütlüyor. Hırsızlık çok yaygınmış ama biz hiç denk gelmedik Allah'a şükür. Londra Metrosu da karışık ancak orada ziyaretçiler için çok yönlendirme var. Barselonada ise biraz kendi başınasınız Vallarca Metro durağından yürüyeceğiz. Bu arada offline Barselona haritasını indirmiştik. Şehirde belli noktalarda free wifi var. Vallarca'ya indiğimizde büyülü La Rambla ve çevresinin yerini kenar mahalle alıyor. Bazı binalar özenli bazıları ise oldukça sıradan...Park Guell için yönlendirmeler var ancak yine sora sora Bağdat bulunur ata sözünü tutarak insanlara soruyoruz. Bir kısa yoldan bahsediyorlar bir de görkemli girişi olan ana girişten. Bizde görkemli olanı tercih ediyoruz. Yol boyunca gördüğümüz Japon/Çinli turistleri takip ediyoruz. Yarım saatlik bir yürüyüşten sonra Park Güell'e varıyoruz. O da ne??? Bir masal dünyası canlanmış karşımızda duruyor. Park Guell ailesinin soyluluk göstergesi olarak yaptırılmış. Dün Casa Battlo bugün Park Guell, Gaudi'nin muhteşem dünyasını yansıtan iki güzel yerler. 
Parkın girişinde yarım saat arayla girişi sağlamak için sistem var. Yazın burayı düşünemiyorum kalabalıktan insan bayılır burada. Parkın içerisinde 2 saate yakın süre geçiriyoruz. Parkın diğer bölümü ise halka açık ancak buraya kadar gelipte Gaudi'nin dünyasına göz atmadan geri dönmek olmazmış. Bu kez maceracı ruhumuz ana girişten değil bize gelirken bahsettikleri kısa yoldan gitmemiz için sürükledi bizi. Hola 10 dakika sonra Vallarca metro istasyonuna vardık. Yol üzerinde ise hediyelik eşya satan dükkana uğradık. Burada magnetler 0.50 centten başlıyordu. Bolca hediyelik eşya alıp bu zorlu kısmıda bitirdik.



Park Guell'den sonra bugün yeni bir şey deneyeceğiz. Couch Surfing toplantısına gitmek üzere hazırlanıyoruz. Toplantı Barcelonatta'da. Tekrar metroya geçiyoruz. Barcelonatta'da inince önce yanlış yere geldiğimizi düşünüyoruz ancak biraz aramadan bara ulaşıyoruz. Tipik CouchSurfing toplantısı. Burada Meetup'la birleştiriyorlar genellikle. Couchsurfing ücretsiz konaklama imkanı veren portal Meetup ise şehirdeki yabancıları yabancılık çekmesinler diye bir araya getiren portal. Daha önce hiç bir toplantılarına yurtdışında katılmamıştım. İstanbul'da gidiyordum aslında. Çok iyi oldu bu kez. Yılbaşında da CouchSurfing toplantısına gitmeye karar veriyoruz. 


31 Aralık: Uzun bir gün olacağı için sabah yine geniş bir kahvaltı yapıyoruz bu arada markette baget ekmek keşfettik. Sandviçleri ton balıklı yapıyorum ve Mürsel sandviç hazırlama görevini bana bıraktı. Marketi, manavı, kafedeki Mikeeli tanıyoruz. Eşofmanla alışverişe çıkıyorum o kadar samimiyiz Barselonayla. Ögleden sonra Barcelona ara sokaklarinda dükkanlara giriyoruz. Ana caddelerin aksine ara sokaklarında çok özgün butikler bulmak mümkün. İkinci el mağazalarda yaygın. Vakit hızla geçiyor. Akşam yemeği için Couchsurfing toplantısının yapılacağı yerin yakınında bir yere gitmeye karar veriyoruz. Marina'da sakin sakin dolaşırken Semprevira'da karar kılıyoruz. Mekan o kadar çok kalabalık ki, bu kadar insan yanılmış olamaz deyip iöeri giriyoruz. Gerçekten yemekler hem güzeldi hem de porsiyon olarak çok büyüktü. Mürsel tabağını bitiremeyince lokanta sahibi gelip beğenip beğenmediğimizi sordu. Tabakların bizim için çok büyük olduğunu söyledik. İşini gerçekten çok seven biri belli. Yemekten sonra Juanita Lala'ya geçiyoruz. Frankfurtta geçirdiğim yılbaşından sonra havai fişek gösterisinden acayip soğumuştum. Barselona'da havai fişek gösterisi Plaza Espana'daki Font Magica'da oluyormuş ancak çok kalabalık olup dönüşte metro kalabalık oluyormuş. Seçimi Mürsele bırakmıştım o da dışarıda bütün gece dışarıda duracağımıza partiyi tercih ederim deyince ne yalan söyleyeyim sevindim. Frankfurt'taki yılbaşı anlayın ki ne kadar soğuttu beni...

Juanita Lala'da insanlar toplanmaya başlıyor, dün akşamdan tanıdık simalar görmeye başlıyoruz. Bu meetup /couchsurfing partileri oldukça pratik oluyor 3 günlük şehirde bile kendimizi şehre ait hissettirmeyi başarıyor. Saat 23:30 gibi havai fişek gösterisini izlemek üzere Marina tarafına geçiyoruz, partidekilerin çoğu içeride kalıyor, marina da küçük bir toplulukla sakince 24:00 olmasını bekliyoruz ve sonra havai fişekler görülmeye başlıyor. O kadar sakin bir yılbaşıydıki İspanyolların sakinliği eğlence tarzlarına da yansımış. Partide türk arkadaşla tanışıyoruz ingilizce neredensin diye sorulup İstanbul yanıtını duyunca gerçekten mi? diye duymak ayrı bir güzellik. Partiyi gece 3'te bırakıyoruz ve eve taksiyle dönüyoruz. Hoşgeldin 2016

01 Ocak: Yılın ilk günü için program yapmamıştım. Öğlene kadar uyuma molası veriyoruz. Güzel bir kahvaltıdan sonra dün akşam tanıştığımız türk arkadaşımızla ve onun faslı arkadaşıyla kahve içmeye gideceğiz. Daha 4 gün öncesine kadar tanımadığın bir şehre bu kadar çabuk adapte olmak çok güzel. Türk ve Faslı arkadaşla metro çıkışında buluşuyoruz. La Rambla üzerinden kaç gündür gitmeye niyetlenip gidemediğimiz Marina'ya kadar iniyoruz. Yol boyunca konuştuğumuz için etrafa çok dikkat edemiyoruz bu kez. Kendimi bir anda Kristof Colomb heykelinin önünde buluyorum. Biraz daha ilerleyince metroda aktarmalı gittiğimiz Barcelenotta çıkışının önünde buluyoruz. Aslında o kadar da uzak değilmiş. Faslı arkadaşımız bizi ünlü bir yere götüreceğini söylüyor ve Barcelenotta ara sokaklarına dalıyoruz bir ara kaybolduğumuza kanaat getiriyoruz ancak onun da kalbini kırmamak için ses etmiyoruz. Hatta Türk arkadaşımız bu böyle yapar; sizi bir yere götüreceğim der sonra dolaştırır dolaştırır sonra da bulamadım der; Bu konuşmalar yol boyunca devam etti karşılıklı olarak kültür farklarını konuşuyoruz; aynı anda da kendimizi restaurantın önünde bulduk ve burası inanılmaz bir şekilde harika. Salamanca... bizim kumkapı benzeri bir yer ve içeride duvarlar resimlerle süslenmiş. Yemekleri ise inanılmaz lezzetli. Favori balık mezelerinden söylüyorlar ve patatesli ahtopot nefisti. Bizi şaşırtan bir şey daha yapıyorlar hesabı bizimle paylaşmıyorlar! Ne de olsa hemşerimiz, çok teşekkür ediyoruz çok güzel bir akşam ve anı oluyor bizim için. Saat 10 gibi eve geri dönüyoruz.





02 Ocak: Bugün programda Montjuic var; Metroya vardığımızda Montjuic'e giden finikülerde bakım olduğunu bu nedenle otobüsle teleferiğe ulaşımın olacağını öğreniyoruz. Aslına Barselona'da iki tane teleferik hattı varmış bizim istediğimiz marinadan kalkandı ancak ona nasıl gidileceğini bir türlü net anlayamadı. Barselona'da yönergeler çok net değil bizde şansımıza ne çıkarsa diyoruz. Otobüsle MontJuic tepesine kadar ulaştık. Bugün hava nispeten biraz soğuk biraz da tepe olduğu için esiyor. Montjuic kalesini ziyaret için bilet alırken sesli kılavuzda alıyoruz. İyi ki de öyle yapıyoruz, rehberimiz hem kaleyi anlatıyor hem de Barselona ve İspanya tarihi hakkında bilgi veriyor bize, ve kale içerisinde gezerken kimsenin giremediği kilitli bölümlere bizi alıyor. Bundan dolayı Montjuic kalesi kesinlikle rehberle gezilmeli. Tepenin adı Yahudilerin yerleşim yeri olduğundan Montjuic diye adlandırılıyor. Gelirken binemediğimiz teleferiğe inişte biniyoruz. Kısa bir yolculuktan sonra otobüse ilk bindiğimiz yere ulaşıyor ve kendimizi yine La Rambla'ya atıyoruz. Dün uğrayıp kapalı bulduğumuz La Boqueria'ya uğruyoruz. İstiklal'deki balık pazarının gelişkini olarak bir renk cümbüşü sunuyor. Meyve bardaklarını 1.50 €'dan başlayan fiyatlarla sunuyorlar. Ayak üstü yemek yiyebileceğiniz büfe tarzı lokantalar da var. Yine geç kaldığımız için ve yemekte de karar veremediğimiz için La Rambla'ya geri dönüyoruz. Bu kez ısrarım sonucu Pizza yiyoruz ve yediğim en güzel pizzalardan biriydi diyebilirim. Yemekten sonra ise yine couchsurfing Irish Pup'daki partisini katılıyoruz. Burada güzel vakit geçirdikten sonra yine evin yolunu tutuyoruz.

03 Ocak: Bugün program çok yoğun. Önce La Sagrada Familia  sonra da Picasso Museum. Her ikisi için Pazar günü ücretsiz giriş diye okumuştum özellikle ayın ilk Pazar günü tüm gün, diğer pazarlar ise saat 15:00'den sonra ücretsiz diye. O nedenle bu iki önemli yeri Pazar gününe bırakmıştık. La Sagrada'ya varınca buranın asla ücretsiz gününün olmadığını öğrendik işin kötüsü biletlerde sabah erken saatte bitmiş ve internetten sadece ertesi günden başlayarak bilet alabiliyormuşuz. O nedenle dışından bakmakla yetindik. Yalnız görsellerde çok haşmetli görünen bu yapının aslında mahalle arasına sıkışmış halini görünce şaşırdım. O geniş bahçeden çekilen görsel aslında tam konumunu yansıtmıyor ancak bir şehri simgeliyorsanız biraz makyaj normal diyoruz. Buraya yakın ayda bir kurulan ikinci el pazarı varmış ve her şey 1 EUR imiş. 

Zamora caddesi üzerinde. Sora sora burayı da buluyoruz daha doğrusu burası olduğuna inanmak istiyoruz. Bizdeki pazarlara çok benziyor ancak kendimize uygun bir şey bulamıyoruz. Çok geçmeden Picasso Müzesine geçiyoruz. 





Picasso Müzesine varınca ücretsiz bileti almamız söyleniyor. Biraz ilerideki bilet ofisinden. O da ne! bütün turistler müzenin Pazar günü ücretsiz olduğunu duymuş olmalılar, bilet kuyruğu 100 metre en az. İstemeye de olsa kuyruğa giriyoruz. Kuyrukta ilerlerken flamenco gösterisi ilanını görüyorum. Sadece 25 € Mürsel daha önce flamenco izlediği için tekrar izlemek istemiyor ben de buraya kadar gelmişken izlemeden dönmek istemiyorum benim için çok iyi bir fırsat oluyor. İlk seans 6'da ve 1 saatten biraz fazla sürüyormuş. Çok uygun. Müzeden sonrası için aklımda tutuyorum. Picasso Müzesinde de sesli kılavuz alıyoruz. Picasso'nun erken ve olgunluk dönemi eserlerini inceliyoruz. Çok daha muhteşem müzeler gezmiştim ancak hayatta bir kez yapılacak gezilerden olduğu için önemli. 6'ya 10 kala
Flamenco gösterisi için mekana gidiyorum. Mekan eski bir binanın avlusu gibi bir yere konumlanmış oldukça güzel ve sıcak bir atmosfere sahip. 1 saatlik göz ve kulak ziyafetinden sonra beynim tamamen dinlenmiş ve karnım aç bir halde Mürselle buluşuyorum. Yemek için onun seçtiği bir yere gidiyoruz ve minik tapaslardan kendime bir menü yapıyorum. Barselona'daki son akşam yemeğimiz. Gece 9 gibi eve dönüyoruz. 

04 Ocak: Sabah valizleri hazırlıyoruz, uçuşumuz akşam olduğu için boşluk kalan bir iki saati ayrı ayrı değerlendiriyoz. Ben La Rambla'nın paralelindeki sokakta Christmaz Pazarını buluyorum. Burada kendime çok güzel bir cüzdan alıyorum. Nihayet içime sinen bir hediye buldum. Çok mutluyum. Eve dönüp valizi alıp AeroBus durağına gidiyorum. Dönüşte AeroBus El corte ingles plaça Catalunya dan alıyormuş son ana kadar girebildiğim tüm mağazalara bakıyorum ve bugün Barselona'da hava biraz soğuk ve puslu ve ayrıldığım için biraz soğukta geliyor. Havalimanına 3 gibi varıyorum. Elveda Barselona biz sende çok güzel vakit geçirdik, bizi çok güzel ağırladın ve hoş bulduk İstanbul her dönüşümde biraz daha sevdiğimi fark ediyorum İstanbul'u





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder